Bu ağıdı ilk kez üniversite amfisinde dinlediğimi anımsıyorum. Aradan geçen bin yıllara rağmen kendini dinletebiliyor olması karşısında büyülenmiştim. Müziğin geçirdiği onca evrime ve ortaya çıkan yüzlerce tür ve alt türe rağmen modern çağlarda yaşayan birini bile müzikal olarak yakalayabiliyordu.
2 bin 300 yıl önce Seikilos isimli biri tarafından eşi Euterpe’nin mezar taşına (evet evet mezar taşı) yazıldığı düşünülen bu ağıdın kitabesi, arkeologlar tarafından Aydın-İzmir demiryolu inşaatı sırasında Tralleis antik kentinde bulunuyor. Kitabe Edward Purser tarafından bulunuyor ve Purser onu kendi özel koleksiyonuna dahil ediyor. Purser’in eşi ise sütunun altı kırık kısmını saksı olarak “değerlendirdiği” için metnin bir satırının kayıp olduğu tahmin ediliyor. Bu nedenle Seikilos’un bu şarkıyı eşine mi yoksa oğluna mı yazmış olduğu tam olarak bilinemiyor.
Elbette daha önce de arkeologlar tarafından bir çok ağıdın yazılı olduğu kitabe bulunuyor ancak bu ağıdı önemli yapan ayrıntı, müzikal olarak tamamının yorumlanmaya müsait olması. Bu özellik ağıda 3 bin 400 yıllık Hurii ilahisinden sonra bilinen en eski şarkı olma özelliğini veriyor.
Ağıdın sözleri ise bir mezar taşına yazılmış olmasına rağmen hayatın ve zamanın geçiciliğini anlatıyor. Karamsar bir dil yok ağıtta.
Bu arada eser 1966’dan bu yana Danimarka Milli Müzesi’nde sergilenmektedir.
2010 yılında San Antonio Vocal Arts Ensemble tarafından tekrar yorumlanan şarkı, Türkçeye şu şekilde çevrilebilir;
Ὅσον ζῇς, φαίνου, Hoson zês, phainou,
Yaşadığın müddetçe, parla
μηδὲν ὅλως σὺ λυποῦ· mêden holôs su lupou;
Dertsiz tasasız ol
πρὸς ὀλίγον ἐστὶ τὸ ζῆν, pros oligon esti to zên,
Hayat çok kısa, hiçbir şeyin seni üzmesine izin verme
τὸ τέλος ὁ xρόνος ἀπαιτεῖ. to telos ho chronos apaitei.
Ve zaman her şeye gebedir
Mezar taşının altında bir de açıklama yer alıyor.
“Bir mezar taşıyım ben, bir imge. Seikilos’un ölümsüzlüğünü anan ebedi bir nişaneyim sadece.”