in ,

Anadolu Rock Dünyaya Yayılır Mı?

Anadolu Rock Türkiye’nin yeni ihraç ürünü olma yolunda ilerliyor. “Anatolian Rock Revival Project” gibi projeler ise bunu hızlandırmak adına elinden geleni yapmaya devam ediyor.

El işi ürünler ve TV dizilerinden sonra çok da beklenmedik bir ürün Türkiye’nin en son kültürel ihraç kalemi oldu: Psikedelik Rock, nam-ı diğer Anadolu Rock.

Al Monitor Kenan Behzat Sharpe imzasıyla bu konuya geniş bir yer ayırdı:

1960’lı ve 1970’li yılların efsanevi Anadolu Rock gruplarının (Moğollar, Barış Manço, Cem Karaca ve 3 Hürel gibi) artık Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da önemli bir dinleyici kitlesi var. Yeniden basılmış gösterişli Türkçe Rock albümleri artık Şikago ve Stockholm’deki müzik marketlerinde bulunabiliyor. Amerikalı rapçiler Mos Def ve Dr. Dre Selda Bağcan’ın gitar sololarını eserlerinde kullanıyor. Artık 70 yaşında olan Bağcan ise İspanya’daki ve Hollanda’daki ünlü festivallerde uluslararası gruplarla ve kendinden oldukça genç müzisyenlerle beraber çalıyor. Hatta “Yüzüklerin Efendisi” filmleriyle tanıdığımız aktör Elijah Wood ve müzisyen Annie Clark da açıkça 1960’lar Türkçe Rock’ının hayranı olduklarını açıklamıştı.

Bu beklenmedik canlanma yalnızca yurt dışında olmuyor. Türkiye’deki gençler de 20. yüzyılın ortalarında yaşanan bu müziği tekrar keşfediyor. Gençler Anadolu Rock dinleyerek Türkiye’nin kültürel tarihinde az bildikleri zamanları tekrar yaşamaya çalışıyor. Hatta bazı trend belirleyiciler bu dönem müziklerini yaymak için gayret gösteriyor.

Onlardan biri olan reklamcı Gökhan Yücel “Büyürken 60’lı 70’li yılların Türkçe rock şarkılarını hiç duymamıştık” diyor. 1980 darbesi yeni nesillerin bu deneysel dönemi tanımalarına engel olmuştu. Yücel de 90’lı yılların ortalarında liseye giden ve darbe sonrası bilinç kaybını yaşayan yeni nesildendi. Birkaç yıl önce bu müzikle tanıştıktan sonra insanların bu tarihi öğrenmesi için çalışmaya başladı.

2014 yılında Yücel arkadaşlarıyla beraber Anatolian Rock Revival Project’i kurdu. YouTube kanalını aktif olarak kullanan proje az bilinen Anadolu Rock parçalarını gün yüzüne çıkarmak için uğraşıyor. Eski 45’likler içerisinde yer alan bu parçaları kalitesini yükseltmek için tekrar düzenleyen ekip, videoların altına değişik dillerde şarkı sözlerini de ekliyor.

Projenin en önemli kısmını her parça için farklı tasarımcılar tarafından özenle hazırlanan kapak resimleri oluşturuyor. Yücel bu kapak resimleri için “bunlar insanları daha fazla öğrenmeye iten şeker kaplı haplar” diyor. YouTube’da 140 binden fazla abonesi olan proje Türkiye’de ve dünyada pek çok kişiye bu özel müzik sentezinin tarihini incelemek için ilham veriyor.

Anadolu Rock’ın başlangıç tarihi olarak 1950’li yılların sonu ve 1960’lı yılların başı verilebilir. 1964’te Yugoslavya’da düzenlenen 10. Balkan Melodileri Festivali’nde Tülay German’ın seslendirdiği, batı enstrümanlarıyla çalınan Burçak Tarlası festivalde başarılı olur ve 45’lik plak şeklinde piyasaya sunularak ün kazanır. Bu şarkıyı çok seven, değişik ve daha yenilikçi bir müziğe aç olan İstanbullu ve Ankaralı müzikseverler yeni bir müzikal türün doğuşuna ön ayak olurlar. Bunu fark eden Hürriyet gazetesi Altın Mikrofon adlı yarışmaları düzenlemeye başlar. Yarışmacılardan yerel bir şarkıyı, batı müziğine yakın tarzda ve gitar, davul gibi batı müziği enstrümanlarıyla icra edilmesi istenen yarışmalar, Silüetler, Mavi Işıklar, Fikret Kızılok ve Erkin Koray gibi birçok kişi ve grubun ünlü olmasını sağladı.

Bu müzik türünün adını ise 1970’lerde buldu. Moğollar grubu elemanları, Anadolu’da verdiği konserlerin biri sonrasında gerçekleştirdikleri röportajda yaptıkları müziği “Anadolu Pop” olarak adlandırdı. Bu isim ise daha sonra “Anadolu Rock” ve “Anadolu Psikedelik Rock” adına dönüşecekti.

1970’lerin ortasına gelindiğinde ise Anadolu Rock akımı popülerleşti ve halk müziği esintilerini de şarkılarına ekleyerek deneyim kazandı. Artık tür özünü buluyordu. Bu dönemde yükselen öğrenci hareketlerin enerjisinden de faydalanan akımın önde gelen müzisyenleri Cem Karaca ve Selda Bağcan devrimci marşlar yazmaya başladı. Erkin Koray, ilginç progresif rock tınılarını yerel enstrümanlarla birleştirmeye başlarken, Barış Manço ise fütürist rock operaları besteledi.

Anadolu Rock 1970’lerin tamamında önemini korudu. Fakat 1980 yılında yaşanan darbe zaten plaktan kasete geçiş döneminde zorlanmaya başlayan türe ağır bir darbe vurdu. Sol görüşlü olarak tanınan “rock”çıların neredeyse tamamı baskı görüp yurttan ayrılmak zorunda kaldı. Bu dönemde gerek kasvetli politik hayat gerekse şehre göçün hızlanması nedeniyle Anadolu Rock yerini melankolik arabesk müziğe bıraktı.

Askeri yönetim tarafından yasaklanan ve hapse atılan Edip Akbayram, darbenin gölgeleri aralanmaya başladığında bu dünyaya geri dönen ilk isimler arasında yer aldı. Kendisine 70’li yıllarda yaptığı işlerin tekrar neden moda olduğu sorulduğunda, o zamanki ve şimdiki stüdyo sanatçısı arasındaki farkları vurguluyor ve “Genç nesil fanların çoğuna heyecan verici gelen şey aslında müzisyenlikteki bu farklı standarttan gelmektedir” diye belirtiyor.

Akbayram “Gençler şimdi dinledikleri müzik eserlerinin çoğunun boş olduğunu biliyor. O zamanlarda Türkiye’deki kayıt teknolojisi çok gelişmiş değildi. Hatta çoğu zaman yalnızca bir mikrofonla kayıt yapılırdı. Bir de stüdyolarda yalnızca bir ya da iki kanal olurdu kayıt için, bu yüzden baştan sona her şeyi tek bir kayıtta mükemmele yakın çalmak zorundaydık” diye ekliyor. Akbayram ayrıca 1970’lerde kaydettiği şarkılarını Avrupa’da ya da ABD’de beğeniyle dinlenmesini ve bunu anlık olarak görebilmenin gerçekten bir büyük bir tatmin olduğunu aktarıyor.

İstanbul Merkezli Tantana Records’un kurucularından Reha Öztunalı Anadolu Rock’ın son dönemde gördüğü ilgiyi iki ana nedene bağlıyor. Bunlardan ilki plağa dönüş akımı, ikincisi ise dijital video paylaşım sitelerinin artan popülaritesi. Finders Keepers Records da Anadolu Rock albümlerini yeniden düzenleyerek Türkiye ve tüm dünyada plak olarak çıkaran cesur şirketlerden sayılıyor.

2007 yılından beri müzik tutkunları plak formatında eser almayı artan bir hızla sürdürüyor. Plağa olan açlık ve popülaritesi artan YouTube gibi mecralar, daha önce yalnızca gerçekten sıkı koleksiyonerlerin bildiği şarkıları gün yüzüne çıkarıp bir tık ötemizde yer almasını sağladı.

İstanbul’da yaşayan Polonyalı bir DJ olan Kornelia Binicewicz Avrupa’daki müzikseverlerin 60’lı ve 70’li yıllara ait Türk müziğine ilgisini birinci elden deneyimlemiş biri. Kendisi ayrıca plak tutkusunun yaşayan bir örneği: “İlk başlarda Türk müzik dinleyicisi o dönem kadın müzisyenlerin plaklarını toplamamı gayet garip buluyordu. Füsun Önal mı? Niye böyle yaşlı bir şarkıcının kayıtlarını arıyorsun? diyorlardı.” Fakat yurt dışındaki muazzam ilgi bu fikri başarılı bir ticari projeye dönüştürmüş. Binicewicz, Uzelli Müzik ve Sony Müzik iş birliği ile bu firmaların arşivlerinde yer alan unutulmuş şarkıları gün yüzüne çıkaran toplama albüm çalışmalarını sürdürüyor. Bu çalışmaların sonuncusu ise Mayıs ayında piyasaya sunulan Turkish Ladies: Female Music from Turkey 1974-1988.

Gökhan Yücel Anadolu Rock’ı geçici bir heves ya da pazarlama girişimi olarak görmüyor. Onun hem Türkiye’de hem de yurt dışında insanların algısını değiştirebilecek önemli bir rol oynayabileceğine inanıyor. Yetenekli ve yaratıcı genç insanların yurt dışına bu kadar yoğun bir şekilde gitmeye başladığı bir ortamda, Yücel’in kurucularından olduğu “Anatolian Rock Revival Project” ülkede kalanlara cesur olmaları ve yeni şeyler denemeleri konusunda yardımcı olmaya çalışıyor. Tabii yurt dışındakilere de yurttan sesler vermeye devam ediyor.

Yazan Laputa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dolar Neden Yükseliyor?

Adichie’nin Dumanı Üstünde Kitabı ‘Feminist Manifesto’dan Notlar