Cannes Film Festivali’nde hangi filmlerin ödül aldığını, neden ve nasıl bu ödülleri aldıklarını, kimlerin aday olduğunu konuşmuş, işitmiş veya okumuşuzdur. Peki bu “Özgür yeni dünya”ya alternati olarak ortaya çıkan Cannes Film Festivali’nin öyküsü nedir ve bu festivali diğerlerinden ayrı kılan nedir?
Festival, ilk film festivali olan Venedik Film Festivali’nin politik manipülasyonlara maruz kalmasına gösterilen bir tepki olarak ortaya çıktı.
1937 yılının festivalinde jüri ödülü alan Fransız yönetmen Jean Renoir’in iki Fransız askerin Alman esir kampından kaçışını konu alan Harp Esirleri (La Grande Illusion) filmi ödülü aldıktan hemen sonra Almanya, İtalya ve işgal dönemi Fransa’sında yasaklanmıştır.
Bir sonraki festivalde ise jüri ödülünün Amerikan yapımı bir filme verilecekken, son dakikada değiştirildiği öne sürülür. 1938 yılının festivalinde ödüller böylece Alman yönetmen Leni Riefenstahl tarafından çekilen Olimpia belgeseli ve İtalyan yönetmen Goffredo Alessandrini’nin Lucciano Serra: Pilota filmi tarafından alınır. Buradaki bir diğer sorun ise festivale yalnızca kurgu yapımların kabul edilmesine rağmen Olimpia’nın 1936 Berlin Olimpiyatlarını konu alan bir belgesel olmasıdır.
Fransız devlet memuru ve yazar Philippe Erlanger, yakın zaman içerisinde bu durumun İngiliz, Amerikan ve Fransız film şirketlerinin çekilmesine yol açacağını öngörerek alternatif bir festival fikrini öne sürer. Çeşitli şehirler üzerinde konuşulduktan sonra var olan turizm potansiyeli ve işletmelerinin etkisiyle Fransa’nın güneyindeki Cannes şehrinde 1 Eylül 1939 tarihinde düzenlenmesine karar verilir.
Büyük bir hazırlık dönemi sonunda Le Festival International du Film olarak ilk kez düzenlenir. Çarpıcı olan bir diğer bilgi ise festivalin düzenlendiği gün aynı zamanda, Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesiyle İkinci Dünya Savaşı’nın da başladığı gün olmasıdır. Bu nedenle festival ilk film gösteriminden sonra yedi yıl durdurulur. (Bazı kaynaklar bunu İngiltere ve Fransa’nın savaşa katıldığı 3 Eylül 1939 tarihi olarak kabul eder.) Gösterimdeki ilk film William Dieterle’nin yönettiği Quassidimodo’dur ve bu süre boyunca da son film olarak kalır.
Savaştan sonra düzenlenen ilk festival tüm teknik sorunlara rağmen (ters gösterilen George Sydney’nin Üç Silahşörler’i gibi) 1946 yılında 20 Eylül ile 5 Ekim arasında düzenlenmiştir. Festivalde 18 ülke temsil edilmiş, barışı kutlamak ve festivali motive etmek amacıyla Grand Prix du Festival (Altın Palmiye’nin 1955’ten önceki ismi) ödülünün tek bir yapıma verilmemesine karar kılınmış ve dokuz farklı yapıma verilmiştir.